Giriş
Birinci Dünya Savaşı’nın
sonlarına doğru Kafkasya, jeopolitik çekişmelerin ve milliyetçi akımların odak
noktası haline gelmişti. 1917’de Rusya’da patlak veren Bolşevik Devrimi, Çarlık
rejiminin yıkılmasına ve Rus askerlerinin cephelerden çekilmesine yol açtı. Bu
boşluk, Kafkasya’da etnik ve dini gruplar arasında kanlı çatışmalara zemin
hazırlarken, Osmanlı İmparatorluğu için de tarihi bir fırsat doğurmuştu.
Azerbaycan Türkleri ve Dağıstanlı Müslüman topluluklar, Bolşeviklerin ve yerel
Hristiyan unsurların baskısından kurtulmak ve bağımsızlıklarını sağlamak için
Osmanlı’dan yardım istediler. İşte bu çağrı, Kafkas İslam Ordusu’nun doğmasına
ve Kafkasya’da yeni bir dirilişin simgesi haline gelmesine zemin hazırladı.
Kafkas İslam Ordusu’nun
Kuruluşu ve Yapısı
Kafkas İslam Ordusu’nun
kurulma süreci, Osmanlı İmparatorluğu’nun İttihat ve Terakki yönetiminin dış
politikasında şekillenen “İslam Birliği” fikriyle doğrudan bağlantılıydı. Enver
Paşa, kardeşi Nuri Paşa’yı (Killigil) Kafkasya’daki Müslümanların yardımına
göndererek hem bölge halklarının özgürlüğünü desteklemeyi hem de Bakü petrolü
gibi stratejik kaynakları kontrol altına almayı amaçlıyordu. Nuri Paşa, 1918
yılının Mayıs ayında Gence’ye ulaşarak Kafkas İslam Ordusu’nun temellerini
attı. Ordu, Osmanlı’nın düzenli birlikleri olan 5. Kafkas Tümeni ve yerel
Azerbaycanlı ve Dağıstanlı gönüllülerden oluşuyordu. Yaklaşık 15 bin kişilik bu
karma ordu, Osmanlı askeri disiplini ve yerel halkın coşkulu katılımıyla kısa
sürede güçlü bir yapı kazandı. Ordu, sadece askeri bir kuvvet değil, aynı
zamanda İslam kardeşliği ve dayanışmanın somut bir tezahürü olarak görülüyordu.
Bakü ve Kafkasya’da Harekâtlar
Kafkas İslam Ordusu’nun en
önemli hedefi, Bakü’yü Bolşevik ve Ermeni Taşnak kuvvetlerinin elinden
kurtarmaktı. Bakü, Hazar Denizi’ne açılan bir liman olarak ekonomik ve
stratejik bakımdan büyük bir öneme sahipti. Ayrıca Bakü petrolleri, dünya
ekonomisinde kritik bir rol oynuyordu ve İngilizler başta olmak üzere birçok
Batılı güç bu petrollerin kontrolü için mücadele veriyordu. Kafkas İslam
Ordusu, Gence’den başlayarak Şamhor, Göyçay ve Salyan gibi kritik noktaları ele
geçirerek Bakü’yü kuşatma altına aldı. Yerel Müslüman halkın desteği, cephe
gerisindeki lojistik zorlukların aşılmasında büyük rol oynadı. Özellikle Göyçay
Muharebesi sırasında ordunun direnci, Bakü’ye kadar uzanan yolu açtı ve İngiliz
destekli Bakü Komünü kuvvetlerini geri çekilmeye zorladı.
Bakü’nün Kurtuluşu ve Tarihî
Önemi
15 Eylül 1918’de Kafkas İslam
Ordusu, yoğun çatışmalar ve büyük fedakârlıklar sonucu Bakü’ye girdi. Şehrin
alınması, yalnızca stratejik bir zafer değil, aynı zamanda Azerbaycan halkının
kendi kaderini tayin etme hakkını fiilen elde ettiği bir dönüm noktasıydı. Bu
zafer, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin başkent olarak Bakü’ye taşınmasını
ve devlet kurumlarının burada teşkilatlanmasını sağladı. Bakü’nün kurtuluşuyla
birlikte Azerbaycanlılar, uzun yıllar süren Rus ve Ermeni tahakkümüne karşı
ulusal onur ve kimlik bilinci kazandı. Ayrıca Kafkas İslam Ordusu, Dağıstanlı
ve diğer Kafkas Müslüman topluluklarının direniş ruhunu da yeniden canlandırdı.
Dağıstan ve Kuzey
Kafkasya’daki Etkiler
Kafkas İslam Ordusu’nun
Bakü’deki başarısı, Dağıstan’daki direnişi de cesaretlendirdi. Dağıstan, 19.
yüzyılda Şeyh Şamil önderliğinde Ruslara karşı gösterdiği büyük direnişle
tanınıyordu. 1918’de ise Bolşeviklerin Kuzey Kafkasya’yı ele geçirme çabalarına
karşı Dağıstanlı mücahitler, Kafkas İslam Ordusu’nun moral desteğinden ilham
alarak yeniden harekete geçti. Nuri Paşa, Dağıstan’daki bazı yerel liderlerle
irtibata geçerek Osmanlı subaylarını bölgeye gönderdi ve direnişi koordine
etmeye çalıştı. Bu dönemde Dağıstanlılar, hem yerel idarelerini kurma hem de
Kafkasya genelinde İslam kardeşliği temelinde birleşme yolunda önemli adımlar
attılar. Ancak Mondros Mütarekesi sonrası Osmanlı birliklerinin bölgeden
çekilmesi, bu hareketin kurumsallaşmasını engelledi. Yine de Dağıstan halkı,
Kafkas İslam Ordusu’nun sağladığı motivasyonla Sovyet işgaline karşı uzun
yıllar sürecek direniş geleneğini sürdürdü.
Uluslararası ve Bölgesel
Yansımalar
Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü
ve Kafkasya’daki başarıları, yalnızca yerel halklar için değil, uluslararası
dengeler açısından da büyük yankı uyandırdı. İngilizlerin bölgedeki petrol
çıkarlarını koruma planı, Bakü’nün düşmesiyle sekteye uğradı ve Dunsterforce
geri çekilmek zorunda kaldı. Bu gelişme, İngilizlerin Kafkasya’da kurmak
istediği tampon bölge politikasını ciddi biçimde zayıflattı. Ayrıca
Bolşevikler, Kafkasya’da Müslüman halklar arasında sosyalist propagandalarını
yayma fırsatını kaybettiler. Böylece Kafkas İslam Ordusu, Sovyet
yayılmacılığını geçici de olsa durduran bir güç haline geldi. Diğer taraftan,
Kafkas İslam Ordusu’nun başarısı, Türk Dünyası’nda da geniş yankı buldu.
Anadolu’daki Müslüman aydınlar ve Orta Asya’daki Türk toplulukları, Kafkasya’da
ortaya konan bu birlik ve kardeşlik ruhunu umut verici bir örnek olarak
gördüler.
Eleştiriler ve Zorluklar
Buna karşın Kafkas İslam
Ordusu’nun faaliyetleri, bazı tarihçiler tarafından eleştiriye de tabi
tutulmuştur. Özellikle Ermeni tarih yazımında, ordunun Bakü’ye girişinde Ermeni
sivillere yönelik şiddet uygulandığı iddiaları gündeme gelmiştir. Osmanlı belgeleri
ve Azerbaycan kaynakları, bunun büyük ölçüde Bolşevik ve Taşnak güçlerinin
yarattığı iç savaş ortamının sonucu olduğunu ve kasıtlı katliamlar
yapılmadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca Osmanlı’nın savaşın son döneminde
büyük ekonomik ve askeri sıkıntılarla boğuşması, Kafkas İslam Ordusu’nun ikmal
ve lojistik açıdan da ciddi sorunlar yaşamasına yol açmıştır. Uzun ikmal
hatları, dağlık coğrafya ve yerel çelişkiler, ordunun kalıcı bir idari yapı
kurmasını engellemiştir.
Kafkas İslam Ordusu’nun Mirası
ve Bugünkü Önemi
Tüm bu karmaşık tarihî arka
plana rağmen Kafkas İslam Ordusu, günümüzde hem Azerbaycan hem de Kuzey
Kafkasya halkları için bir bağımsızlık ve kardeşlik sembolü olmaya devam
etmektedir. Azerbaycan’da Bakü’nün kurtuluş günü 15 Eylül, millî bir bayram
olarak coşkuyla kutlanmaktadır. Nuri Paşa ve silah arkadaşları, halk kahramanı
statüsünde anılmakta; mezarları ve anıtları büyük bir saygıyla korunmaktadır.
Dağıstan’da ise Kafkas İslam Ordusu’nun moral desteği, Sovyet işgaline karşı
uzun süreli direniş geleneğinin önemli bir parçası olarak hafızalarda
yaşamaktadır. Bu miras, hem Türk Dünyası’nda hem de İslam coğrafyasında
“kardeşlik ve dayanışma” ideallerinin bir nişanesi olarak
değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak Kafkas İslam
Ordusu, 20. yüzyılın başında Kafkasya’da dinî, millî ve siyasi aidiyetlerin
birleşerek nasıl bir direniş ruhu yaratabileceğinin çarpıcı bir örneğidir.
Bakü’nün kurtuluşu ve Dağıstan’daki uyanış hareketi, ordunun yalnızca bir askeri
güç değil, aynı zamanda özgürlük ve adalet ülküsünü yaşatan bir ideoloji
taşıyıcısı olduğunu göstermektedir. Bugün bile bu ordu, “tarihî bir ordu”
olmanın ötesinde, ortak hafızada kardeşlik, fedakârlık ve millî iradenin adı
olarak yaşamaya devam etmektedir.
Yazar: Mert Yiğit Korkmaz
Kaynakça
- Aydemir, Şevket Süreyya. Enver Paşa.
Remzi Kitabevi, 1992.
- Atmaca, Ayşe. “Kafkas İslam Ordusu’nun
Bakü Seferi ve Etkileri.” Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, sayı
246, 2019, ss. 45-70.
- Hasanlı, Jamil. Kafkas İslam Ordusu ve
Azerbaycan’ın Bağımsızlığı (1918). Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2016.
- Kocabaşoğlu, Uygur. “Osmanlı’nın Kafkasya
Politikası ve Kafkas İslam Ordusu.” Tarih ve Toplum, sayı 115,
1993, ss. 25-40.
- Kazımzade, İsmail. Azerbaycan Halk
Cumhuriyeti Tarihi. Bakü: Azerbaycan Devlet Yayınları, 2003.
- Kafesoğlu, İbrahim. Türk Milli Kültürü.
Ötüken Neşriyat, 2017.
- Karaca, Ahmet. Kafkasya’da Türkler ve Müslümanlar. IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2008.
0 Yorumlar
1-Küfürlü, siyasi veya huzur bozucu
2-Reklam, spam gibi yorumlar yapmamaya,